Nereye gidiyorsunuz sorusunun yanında o kadar önemli olan nasıl? Bisikletle! Oley! 🙂 Keşke sadece bisiklete binip gidebilsek ama bazen başka araçlar da kullanmak gerekiyor. Tren, feribot, otobüs, uçak, kamyonet, araba, sandal vs vs.
En çok sorunun geldiği araçtan, uçak ile başlayalım. Bazı havayolu şirketleri illa da kutulayın der, bazıları kilo başına ücret alır, bazılarının sabit fiyatları vardır, rezervasyon isteyen de var. Uçak biletinizi almadan önce bunları mutlaka kontrol edin, sonra ucuz bilet buldum diye sevinirken, bisiklet için daha fazlasını ödeyebilirsiniz.
Bir bisiklet kutusu buluyorsunuz. Bisikleti ne kadar demonte edeceğiniz ve havaalanına nasıl götüreceğiniz kutunun büyüklüğüne göre değişiyor. Amsterdam Havaalanı’ndaki devasa kutulardan Tayland’daki mini kutulara kadar hepsine sığdırdık bisikletlerimizi. Kutuyu havaalanına götürmek için uygun aracı da önceden ayarlamayı unutmayın. Avrupa’da bazı havaalanlarında bisiklet kutusu satılıyor, gitmeden öğrenin ki pedallaayarak havaalanına gidebilirsiniz.
Bisikletlerimiz kutunun içinde. Nasıl? Gidonu yan çevirdik ve pedalları çıkardık. Bisikletiniz üzerinde kullandığınız aletleri önceden kontrol edin. Pedal hangi anahtar ile takılır çıkarılır? Vidalar allen mi, torx mu vs vs! Kutu boyutu havaalanına taşıma sırasında önemli. Aracınız küçük ise kutuyu küçültemek için, gidonu çıkarıp bisikletin yanına koymanız gerekebilir ya da ön tekeri çıkarmanız, hatta daha fazlasını yapmanız. Uçuş sırasında lastiklerin havası inmiş olmalı. Yanınızda koli bandı bulunsun, bu kontroller için kutuyu açmanız gerekirse.
Bisikletler xray cihazına sığar mı? Atatürk Havalimanı’nda büyük xray var ama Sabiha Gökçen’den uçarken bisikleti görevli eşliğinde alt kata indirip, cihazdan geçirip tekrar yukarı çıkarnak gerekiyor. Fotoğraftaki gibi bisikletlere yabancı olan ülkemiz havaalanı çalışanları sığacağını düşündü ama sığmayınca, kenardan içeri alındı bisikletlerimiz.
Kutuda ise ve xray cihazından geçmez ise, yandan geçirip de alabiliyorlar. Tabi bunun için kutuyu açmak gerekli, ki koli bandını yanınıza almanızı tekrar hatırlatırız.
Bir hatırtatma daha: tüm parçaların kutunun içinde olduğunu kontrol edin. 🙂 Sonra pedalları salondaki koltuğun üzerinde unuttuğunuzu jatırlamak fayda etmez. Hiç başımıza gelmedi ama olabiliyor. Özellikle quick release gibi parçalar ya da vidalar.
Check-in bölümüne gidiyoruz, işlemleri yaptırırken bisikletimiz olduğunu da söylüyoruz ve bisiklet için bilet detayları çıkıyor. Bu tutarı da ödedikten sonra bisikleti büyük boy eşya (odd-size) bölümüne bırakıp uçağımıza gidiyoruz.
Uçamaya hazırız. Bisikletlerimizi bu sefer kutuya koymadık. Zarar göreceğini düşündüğümüz yerleri sardık, gidonu yan çevirip pedalları çıkardık. Km sayacı, ayna ve sulukları yanımıza aldık. Ön ve arka tekerler bisikletin üzerinde. Bisiklet çantalarımızı tek bir çanta içine koyduk çünkü bazı hava yolları ayrı çantalara izin vermiyor.
Uçak ya da otobüs yolculuğunun bitiminde bisikletinizi monte ettikten sonra yolculuğunuza başlamadan, yola çıkmadan önce mutlaka test sürüşü yapıp her şeyin yerli yerinde ve çalışır olduğunu kontrol edin.
Trafiğin akış yönüne göre aynanızın yerini kontrol edin.
Feribotla bisiklet taşımak en kolayıdır. Ne bisikletinizi sökmeniz gerekir, ne çantalarınızı indirmek… Bazı yerlerde çantaları xray cihazına koymanız istenebilir yoksa yoldaymışçasına feribota girip uygun bir yere park edersiniz ve çıkarken bisikletinizi aynen alıp devam edersiniz. Türkiye’de bazen araç girişinden alınırken, bazen de yaya yoclu bölümünden alınabiliyor. Hollanda ve Danimarka’daki feribotlarda bisikletler için özel park yerleri (bisikletinizi bağlayabileceğiniz ve sallantıda düşmeyeceği ayrı yerler) var: Darısı başımıza.
Tayland’dan Laos’a geçerken kullandığımız araçta (sandal), çantalarımızı çıkarmamız gerekti. Bisikletleri sağlamca bir yere dayadıktan sonra da yolculuk başladı.
Tren, eğer rotamız dahilinde ise otobüs ya da diğer karayolu taşıtları yerine kullanmayı tercih ettiğimiz bir araç. Bisikletinizi sökmenize gerek kalmıyor. Sadece yanınızda bir ip bulundurmanız faydalı ki, düşmesin diye bir yere bağlayabilesiniz.
Bisikletler genelde yolcu vagonlarına alınmıyor. Yük vagonu olan treni bekliyoruz. Bisikletleri yük vagonuna bağladıktan sonra çantalarımızda birlikte kompartımanımıza geçiyoruz.
Avrupa’da bisikletin taşınacağı vagon işaretlenmiş (bilet alırken de bu bilgiye erişebiliyorsunuz) ve vagonda yerleri ayrılmış. Bazen askı var ya da bağlayabileceğiniz ipler. Siz yine de her zaman yanınızda bagaj ipi, ağı bulundurun. Yolda eşyalarınızı tutar, trende veya otobüste bisikletinizi.
Bisiklet taşımanın dünyanın her yerinde belki de en zor olduğu araç: Otobüs. Sürücü ve muavinin insafına kaldığınız, bu bisiklet sığmaz buraya, çok yer kaplıyor diye almak istemedikleri. Siz sığdırınca da inanamadıkları.
Tüm bu ulaşım sistemlerinde, ülkeden ülkeye, şirketten şirkete değişen kurallar var. Batıda yazılı kurallar varken, doğuda bunlar yok ve o an doğaçlama olarak gelişen olaylar var. İyi yolculuklar : )